MÜZİĞE ADANMIŞ HAYATLAR; BABA-OĞUL SAİM AKÇIL VE SİNAN AKÇIL


world-news

25.02.2022      Sanat   |   Etkinlik                     


 İ.B.B., Kültür A.Ş. tarafından Müze Gazhane’de düzenlenen “Gençler için Farkındalık Serisi”nin konukları Prof. Saim Akçıl ve Sinan Akçıl oldular.
Uluslararası alanda kurduğu, yönettiği, klasik müzik orkestraları ile müziğin üstatları arasında yer alan Prof. Saim Akçıl ve oğlu popüler müzik bestecisi, söz yazarı, yorumcu Sinan Akçıl, Gençler İçin Farkındalık serisinde, müzik hayatları hakkında sohbet ettiler.
Gençlere vizyon kazandırmak, farkındalıklarını arttırmak için organize edilen bu buluşmada müziğin farklı dallarında başarılar elde etmiş, farklı jenerasyonun müzik bilgisine hâkim Akçılları, gençler ücretsiz olarak izlediler ayrıca sosyal medyadan da canlı takip etme olanağı buldular. Katılımcılarla sıcak bir ortamda gerçekleşen sohbette, Saim Akçıl “Sanat dallarını birbiriyle kıyaslayamazsınız ve bir toplumun bütün sanat dallarına ihtiyacı vardır. Onun için söylediğim gibi branşında sivrilmiş, meşhur olmuş kimseleri yürekten alkışlamayı kendime bir görev addediyorum” sanata bakış açısını ifade etti.

Sinan Akçıl’a izleyicilerden “sizi engellemeye çalışanlar oldu mu?” sorusu üzerine “kimsenin seni piyasada engellememesi için gölgelemeyeceği bir yeteneğinin olması lazım, köstek olunmaya çalışıldı mı, evet oldu ama hem kendime olan güvenim hem de ailemden aldığım manevi destek ile bunların üstesinden geldim “dedi.

Sinan Akçıl “baba hatırlar mısın bir gün bana, daha yetenekli olabilirsin ama ben çok daha çalışkanım demiştin? Yeteneğini çalışarak arttırabilirsin. Babam da bunu çok görüyorum günde 8 saat kadar keman çalardı”



Sinan Akçıl “gözlemle de çok şarkı yaptım. Mesela Ferhat Göçer’e verdiğim Beni Affet Kızım diye bir şarkı vardı, onu kız arkadaşımın babasından konuşmasından etkilenerek yazdım. Hande Yener’in Bodrum şarkısı da yine böyle oluştu. Yani hem yaşadıklarım hem de gözlemlerimden oluşuyor. Empatiyi kurabilmek ve insanları ortak noktada buluşturabilmek önemli.”

Saim Akçıl, “yetenek önemli ama sadece yetenekli olmak yetmiyor, ben yeteneğimin ölçüsünü bilemiyorum ama her zaman çok çalıştım… Çalışkanlık müzikte başarılı olmak için gerekli. Bir pop müzikte veya farklı bir müzikte bir parçayı söylemek ayrı bir şeydir, 40 -50 dakikalık keman konçertosunu orkestranın önünde ve halkın huzurunda ezbere çalmak bambaşka bir şeydir. Düşünün Paganini’nin konçertosunu çalıyorsunuz, 4 bölümlü teknik bakımdan son derece zor ve akılda kalması imkânsız.”

Konservatuara girmeseydim, Brahms’dan, Shuberg’den, Rahmaninov’dan haberim olmayacaktı onun için gerçekten çok mutluyum. Ama her branşa saygım var, hepsinin bir dinleyicisi bulunuyor. Bir türkü veya Türk müziği dinleyicisinin duyduğu heyecanı mesela bir Çaykovski de duyulan heyecanla aşağı yukarı aynıdır. Ben şuna bakarım, önemli olan seçtiği branşta aldığı, kat ettiği yoldur. O branşlarda ilerleyebilmiş ise, başarılı olmuşsa alkışlarım. Sanat dallarını birbiriyle kıyaslayamazsınız ve bir toplumun bütün sanat dallarına ihtiyacı vardır. Onun için söylediğim gibi branşında sivrilmiş, meşhur olmuş kimseleri yürekten alkışlamayı kendime bir görev addediyorum. İlk konserimi 13 yaşında konservatuarda öğrenciyken Zeist’ın keman konçertosunu Mozart’ın Re Majör keman konçertosunun birinci bölümünü okul orkestrası ile çaldığımı hatırlıyorum.”



Sinan Akçıl ve Saim Akçıl, senfoni orkestrası ile bir araya gelerek bir çalışma yapma hayalleri olduğunu ifade ettiler. “Altın Kelebek’te küçük bir çalışma yapmıştık, istiyoruz ve hep aklımızda var.” dediler.

Sinan Akçıl, küçükken klasik müziğe çok çalıştığını ve sonra caz piyanistliğine kaymaya başladığını söyledi.

Saim Akçıl’a yöneltilen Sinan Bey nasıl piyano çalıyor sorusuna, armoni eğitimi almış birisi olarak Sinan’ın piyano da bastığı akorlara şaşırıyorum ve çok başarılı buluyorum, diyerek oğlunun sanatında ki başarılarını beğendiğini belirtti.