ARMIN STROM, RESONANCE ile SAATÇİLİĞE DENGE KAZANDIRIYOR


world-news

9.03.2018      Röportaj   |   Saat   |   Erkek Saat                     


Armin Strom Resonance modelinde iki denge çarkının bir biriyle senkronize iletişimde bulunarak daha doğru zamanı ölçme prensibiyle yola çıktı.

Claude Greisler Armin Strom Ceo’su

“Armin Strom tarihi, iskelet modelinden gelen çok yüksek seviyede dekor işçiliğine sahip.”

İsviçre’nin başkenti Bern’de 1938 yılında doğan Armin Strom, saatçilik eğitiminden sonra Burgdorf’da 1967 yılında kendi saatlerini üretip satacağı mağazasını açtı. 1981 yılında ilk ustalık ürünü olan el işlemeli mekanizmaya sahip cep saatini üretti. Ay fazı bulunan modelin kadranı ise, lapis lazuli taşından oluşuyordu. 1983 yılında, iskeletleştirilmiş cep saati modeli ile Basel’de saat ve mücevher fuarında yer aldı. 1991’de en küçük el yapımı iskelet kadın saati modeli ile Guinness Rekorlar Kitabı’nda yer aldı.2008 yılında, Serge Michel markanın sahibi oldu ve şu anki CEO’su Claude Greisler ile yönetmeye başladılar. Üretim yatırımlarını geliştirmeyi hedeflediler ve 2009’da ilk kendi üretimleri ARM09’u tanıttılar. Şirketin CEO’su Claude Greisler, saatçilik üzerine önemli eğitimler almış bir isim. Tüm bilgi, birikim ve deneyimlerini Armin Strom’un çok daha iyi noktalara gelmesi için değerlendiriyor. Kendisi ile firmanın çalışmalarını daha yakından görme adına hoş bir sohbet ettik. Keyifli okumalar…

Okurlarımız için kendinizi tanıtır mısınız? Ne tür eğitimler aldınız?

Solothurn Yapım Ustalığı Okulunda dört yıl eğitim aldım. Sonrasında, Le Locle’da CIFOM Teknik Okuluna devam ettim. Bu okulda gördüğüm eğitimlerinden ardından, saat yapımı konusunda daha çok şey öğrenmek istedim. La Chatfond’daki saat müzesine gittim. Burada tüm saatlerin restorasyonunda çalıştım ve mekanizmalar hakkında daha çok şey öğrendim. Kol saatinin yanı sıra, masa ve duvar saatlerinin nasıl onarılacağı hakkında bilgi sahibi oldum. Aldığım eğitim 2,5 yıl sürdü.1,5 yıl kadar bir sürede,Saat Mühendisi olarak yeni bir ürünün bilgisayarda nasıl tasarlanacağını ve geliştirileceğini öğrendim.Toplam 8 yıllık bir süreç sonunda saatle ilgili eğitimimi tamamladım.

Saatçiliğe başlama hikâyeniz nasıl oldu?

Saatçilik okuluna gidişimin sebebi, ailemin de bu işle ilgilenmesiydi. Büyük annem ve büyük babam da saat yapımında çalışıyorlardı. İkinci Dünya Savaşı’na kadar büyük babamın giriş seviyesinde bir kendi saat markası vardı. Büyük annem ise, beni cep saatleri ve diğer saatler konusunda eğitir, parçaları nasıl bir araya getireceğimi öğretirdi. İsviçre’de o dönemde evde saat üretmek çok yaygındı. Büyük anneminde bir şirketi vardı ve evine çalışan ustalar gelirdi.Onun evine giderdim ve orada diğer saat ustaları ile birlikte tüm çalışmaları izlerdim.

Claude Greisler, Turkey Watch Club Kadir Kaya’nın davetlisi olarak Swiss otelde yeniliklerini tanıttı

İlk çalıştığınız saat firmasından bahseder misiniz?

Eğitimimi tamamladıktan sonra ilk kez Christophe Claret’te çalışmaya başladım. Ünlü mekanizma tedarikçisiydi o dönemler; şu dönemde ayrıca kendi markası var biliyorsunuz. Tourbillon, dakika tekrarı, kronograflı tourbillon, dakika tekrarlı tourbillon, kesintisiz takvim gibi komplikasyonları birçok marka için yapıyorduk.

ArminStrom’a geçiş hikâyeniz peki?

Armin Strom’un değişik, eğlenceli bir hikâyesi var. Armin Strom’un, İsviçre’nin başkenti Bern’in yakınlarında küçük bir yerde kendi dükkânı vardı. Burası ayrıca benim doğduğum yer ve bu yüzden Armin Strom’u çocukluğumdan itibaren biliyorum. Babam gözlükçüydü ve Armin Strom’un yanında bir dükkânı vardı. Çocukluktan ve saatçilik okulundan arkadaşım olan Serge Michel, babasıyla birlikte Armin Strom’u satın aldılar. Benim de saat mühendisi olduğumu bildiklerinden, Armin Strom’u yapılandırmak için beni çağırdılar. Şu anda tam 10 yıl oldu ve şirketin CEO’suyum. Bu sorumluluğu alınca 200 kişiden sorumlu oldum. Karar alma aşamasında daha çok çalışmam gerekiyordu.

Ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?

Mekanizma yapıyorum, mekanizma yapısını hazırlıyorum. İmalat aşamasında her şeye dahil olmaya çalışıyorum. Çünkü Armin Strom tamamıyla entegre bir üretim yapıyor. Kendimize ait Ar-Ge ofisimiz var. Ayrıca saatin tasarımlarına da dikkat etmek zorundayız.%98 mekanizma parçalarını ve üretimi, köprüler, çarklar, hatta vidaları bile kendimiz üretiyoruz.6 kişi sadece parça üzerindeki desen işlemelerini yapıyor ve mekanizmanın dekorundan sorumlular.

Armin Strom tarihi, iskelet modelinden gelen çok yüksek seviyede dekor işçiliğine sahip. Saati iskeletleştirmek demek tüm parçalarının görülmesi anlamına geliyor ki bu yüzden her parçayı mükemmel üretmek zorundasınız.En küçük parçaların üzerinde bile mükemmel bir dekor işçiliği vardır. Hepsi dekor atölyelerimizde yapılıyor. Bunların hepsi firmamızın farklı basamaklarıdır.CEO olunca her bölümün çalışmasından emin olmanız gerekiyor.

Peki, şu anda diğer firmalara mekanizma sağlıyor musunuz?

Hayır, tüm mekanizmalarımızı Armin Strom için üretiyoruz. Çünkü bizim mekanizmalarımız tasarım aşamasının bir parçası. Mekanizmanın görülebilmesi, saat nasıl yapılır sorusunu düşündürüyor. Günümüzde genellikle sadece zamanı söyleyen saatler var.

Lüks ürünlerde yapabildiğinizin en iyisini yapmak zorundasınız. Her bir parçanın nasıl üretilip, yerleştirileceğini, ana plakalarına kadar düşünmeniz gerekli. Bizim ürünlerimiz iskelet yapıya sahip olduğu için, tüm ayrıntıları ve parçaları gözler önüne seriyor.

Biraz da Resonance modelinizden bahseder misiniz?

Resonance modelinin ana fikri, iki bağımsız mekanizmanın bir saat içerisinde yer almasından oluşuyor. Bu, 2 adet yay tamburu, 2 dişli dizisi, 2 eşapman, 2 denge çarkı anlamına geliyor. Biz tüm bunları senkronize hale getirdik. Senkronize olmaları ise frekansın daha düzenli olmasını sağlıyor. Bu da zamanı ölçmenin doğruluğunu arttırıyor. Yeni tanıttığımız Resonance’te, denge yaylarını çelikten yapılan yay mandalı bir arada tutuyor. Böylece 2 denge yayı birbirleriyle etkileşimde bulunarak tek bir parça haline geliyorlar.

Pure Resonance

Resonance’in oluşma süreci nasıl ilerledi?

Resonance fikri modeli tanıttığımızdan tam üç yıl önce aklıma geldi. İlk aşama, iki mekanizmayı bir mekanizma olarak görmekti. Parçaların çiftlerine, neyi nereye yerleştireceğimize karar verdik. En zorlayıcı ve önemli kısmı ise tümünün senkronize edilmesi idi. Birbirleri ile etkileşimleri, yapacakları rezonansın aynı frekansta olmasını sağlayacaktı. Yaklaşık 1,5 yıl şekiller ve oranlar araştırıldı. 3 yıl rezonans üzerine %100 çalıştık diyemem, çünkü bahsettiğim senkronizasyonu bulmak zordu ve bazen yapamıyor, birkaç hafta bekleyelim, üzerinde biraz düşünelim diyorduk. Tam doğru ölçüme erişebilmek için her şeyi tekrar değerlendiriyorduk. Yaklaşık 25 adet prototip yaptık.

Diğer rezonanslı modellerden farkınız nedir?

Şu anda sadece rezonans ile zamanı ölçen iki marka var. Bunlardan biri François-Paul Journe tarafından yapılan Chronomètre a Résonance modeli. Burada da iki mekanizma birbirileriyle etkileşim halinde fakat aralarında mekanik bir bağlantı yok.Bizim asıl farklılığımız, mekanik bağın iki mekanizma arasında olması.İki denge çarkı birbirleriyle etkileşimde bulunuyor. Aralarında bilgi bağlantısı kuruyorlar. Saatimizde ki en büyük yenilik budur.

Resonance mantığı nasıl işliyor?

Mirrored Force Resonance